insan ; ya içindeki paradigmal örüntüsünde döngüsel devinen kaos'u seyreder durumdadır ya da dışındaki kaos'a yüklediği anlamlarla örüntülediği düzeneğini kurgulayan anlamları evriştirir durur.
13 Şubat 2011 Pazar
o donuk bakışlarınız
saplanırken hissizliğime
zihnimde bazı şeylerin
şekille'diği
biçimsizliğinden sıyrılıp'da
içimi buruklaştırmasını
inkar edemedim.
ya, o
gülümsemelerinizi
elveda dercesine
sonsuzluğunu anlatışını umudun
birilerin varlığına
işaret edercesine
bakakalışım vardı
artık sissiz görüyorum
yalancı kişiliklerin
soysuz geçmişini.
yaşamışım bilinçsizce
yine de sallanırken elleriniz
içkin fışkıran
çiçeklerini püskürtüyordu.
deli gönlümü
ilk defa yırtarcasına bağırmak
haykırmak istiyordum
29/11/1993
saplanırken hissizliğime
zihnimde bazı şeylerin
şekille'diği
biçimsizliğinden sıyrılıp'da
içimi buruklaştırmasını
inkar edemedim.
ya, o
gülümsemelerinizi
elveda dercesine
sonsuzluğunu anlatışını umudun
birilerin varlığına
işaret edercesine
bakakalışım vardı
artık sissiz görüyorum
yalancı kişiliklerin
soysuz geçmişini.
yaşamışım bilinçsizce
yine de sallanırken elleriniz
içkin fışkıran
çiçeklerini püskürtüyordu.
deli gönlümü
ilk defa yırtarcasına bağırmak
haykırmak istiyordum
29/11/1993
unutmanın sahfasındayım
tüm hayalleri
çocukluktan kalma
beklentinin direttiği avuntuların
getireceği
el değmemiş
özgün düşleri ile
resimlerimin bile yabancılaşmaya durduğu
hiç bir anlam
hiç bir amaç bulamadığım
bir zorunlulukta
dönüp duran günlerin
hiç bir yere götürmediği
ve de bitmeye
benzemeyen
bir çiçek dalında
şaşkınlık içinde
yapraklarına bakışı
kaplamış
gövdesinin saplı durduğu
toprağı garip gözlerle
irdeleyen
fikirler karmaşası gibi
sunulamayan
yüreğini yenilemeden
yeni aşklara tutunamadan
çemberleri yarıp
kurtulamamanın imkansızlığının
durmadan çivilediği
zihnimde
eski aşklarımı yitiriyorum
sevmedende tesellisiz
bilemeyeceği
tatminsiz günlerin
sırtıma vurduğu
darbelerin eşliğinde
besliyorum şafağı
26/06/1994
tüm hayalleri
çocukluktan kalma
beklentinin direttiği avuntuların
getireceği
el değmemiş
özgün düşleri ile
resimlerimin bile yabancılaşmaya durduğu
hiç bir anlam
hiç bir amaç bulamadığım
bir zorunlulukta
dönüp duran günlerin
hiç bir yere götürmediği
ve de bitmeye
benzemeyen
bir çiçek dalında
şaşkınlık içinde
yapraklarına bakışı
kaplamış
gövdesinin saplı durduğu
toprağı garip gözlerle
irdeleyen
fikirler karmaşası gibi
sunulamayan
yüreğini yenilemeden
yeni aşklara tutunamadan
çemberleri yarıp
kurtulamamanın imkansızlığının
durmadan çivilediği
zihnimde
eski aşklarımı yitiriyorum
sevmedende tesellisiz
bilemeyeceği
tatminsiz günlerin
sırtıma vurduğu
darbelerin eşliğinde
besliyorum şafağı
26/06/1994
Yüzgerenler
arkasını dönüp giderken doğruya
Sinsiliklerini bıraktılar.
Hayasızca
Asılı kalmıştı sırtında
sallanan kibrinin
Özünü yükselttiler.
Delikanlılığını şahlandırıp
Dokundurmadan uyuzluğuna
Çehresini gerip
Silkelenmeden günahlarından
İyiliklerini yansıttılar.
Fırsatlar verilmiş ama
Gelip geçicilerin
Boş ver tutumlarından oluşmuş
Boyun eğmenin
Dişe diş göze göz bırakmadan
Verilen imkânlar'dan
Yararlananların
Acizliğinden başka neydi ki .
20/02/1994
arkasını dönüp giderken doğruya
Sinsiliklerini bıraktılar.
Hayasızca
Asılı kalmıştı sırtında
sallanan kibrinin
Özünü yükselttiler.
Delikanlılığını şahlandırıp
Dokundurmadan uyuzluğuna
Çehresini gerip
Silkelenmeden günahlarından
İyiliklerini yansıttılar.
Fırsatlar verilmiş ama
Gelip geçicilerin
Boş ver tutumlarından oluşmuş
Boyun eğmenin
Dişe diş göze göz bırakmadan
Verilen imkânlar'dan
Yararlananların
Acizliğinden başka neydi ki .
20/02/1994
Bir umudu güçlendiriyorum
Yenik düşmüşlüğünü iğneleyip
İrdeleyerek şaşkınlığını
Huzursuz günün
Ertesini getirmeden akla
Adımımı atarken
Toplu yüreğin tek nabzını
Hızlandıran rüzgarlar la
Geldiler
Sırasını bulamayanların
Değişmiş yansıyan yüzünde
Hatlarında başkalaşan mimiklerin
Hareketlerini
Deşifre eden
Tılsımları içselinden döküldü
Karamsarlaşan özlemler
Baygın seyrini bıraktı yine …
19/02/1994
Yenik düşmüşlüğünü iğneleyip
İrdeleyerek şaşkınlığını
Huzursuz günün
Ertesini getirmeden akla
Adımımı atarken
Toplu yüreğin tek nabzını
Hızlandıran rüzgarlar la
Geldiler
Sırasını bulamayanların
Değişmiş yansıyan yüzünde
Hatlarında başkalaşan mimiklerin
Hareketlerini
Deşifre eden
Tılsımları içselinden döküldü
Karamsarlaşan özlemler
Baygın seyrini bıraktı yine …
19/02/1994
Dağlar suskun
Üzerine sessizlikler çökmüş büsbütün
Bazen de
Kıyametleri koparıyor mermiler, toplar
Koşuşturuyor yüreğimde.
Öyle ki özgürlüğü
Birilerinin anlamsızlaşan savaşı
Diğerlerinin vatan koruması
Korkularını saklamış.
Geceleri
Sevincini fırlatıyor gündüzünde
Sabrının dehşeti eskimemiş
Asırlar
Geçmişin küfü kültürleşmiş
Kat kat altında
Akıp giden kanını içiyorum
Çeşme taktıkları yerinde
Yaşayan bir şeyler var
Akla gelmeyen
Ve düşündükçe hisleşen
17/02/1994
Üzerine sessizlikler çökmüş büsbütün
Bazen de
Kıyametleri koparıyor mermiler, toplar
Koşuşturuyor yüreğimde.
Öyle ki özgürlüğü
Birilerinin anlamsızlaşan savaşı
Diğerlerinin vatan koruması
Korkularını saklamış.
Geceleri
Sevincini fırlatıyor gündüzünde
Sabrının dehşeti eskimemiş
Asırlar
Geçmişin küfü kültürleşmiş
Kat kat altında
Akıp giden kanını içiyorum
Çeşme taktıkları yerinde
Yaşayan bir şeyler var
Akla gelmeyen
Ve düşündükçe hisleşen
17/02/1994
sabahı solumanın hırsı sardı
tüm pasifistlikleri.
sislere yenik düşmüştü güneş
ışıkları çırpınıyordu
ve
dağlara inmiş örtünün
hain beyazlığına saklanmıştı
yine
tüm alçaklıklarda ortaklaşan
gizli bir his sarıyordu .
ilk alışamamışlığın ortasında
ismini koyamadığım
heyecanlarını katıyordu
yabancılaşmaya.
tüm gürültülerin
kulak yırtan çığlıklarını yutmuş
sessizlik
içine doğru sömürüyordu
merak dolu şüpheleri yutan
bir doğa kurulmuş ki
dağların içinde saplantılaşmış
hafif hafif sürtünürken
sağa sola duyurmadan
zaman yine
birilerinden çalıyordu
yaşantılarını
16/02/1994
tüm pasifistlikleri.
sislere yenik düşmüştü güneş
ışıkları çırpınıyordu
ve
dağlara inmiş örtünün
hain beyazlığına saklanmıştı
yine
tüm alçaklıklarda ortaklaşan
gizli bir his sarıyordu .
ilk alışamamışlığın ortasında
ismini koyamadığım
heyecanlarını katıyordu
yabancılaşmaya.
tüm gürültülerin
kulak yırtan çığlıklarını yutmuş
sessizlik
içine doğru sömürüyordu
merak dolu şüpheleri yutan
bir doğa kurulmuş ki
dağların içinde saplantılaşmış
hafif hafif sürtünürken
sağa sola duyurmadan
zaman yine
birilerinden çalıyordu
yaşantılarını
16/02/1994
İşte seni düşünüyorum
Olmak ya da olmamaklık gibi bir mantığın içinde
Ve sözümü tuttum
Tıkır tıkır geçen dakikaların
Arasında durupta
Yanımdan akıp giden yolun
Seyrini bırakıp
Donuk noktada hareketli
Anıların
Kıpırdaşmaları ile dağılırken
Olması gereken
Ama
Düşleri aşamamış
Zevkli bir teselli
Başkalaşmayan bir değişiklikle
Düşündükçe
Orada kalıyordun
14/02/1994
Olmak ya da olmamaklık gibi bir mantığın içinde
Ve sözümü tuttum
Tıkır tıkır geçen dakikaların
Arasında durupta
Yanımdan akıp giden yolun
Seyrini bırakıp
Donuk noktada hareketli
Anıların
Kıpırdaşmaları ile dağılırken
Olması gereken
Ama
Düşleri aşamamış
Zevkli bir teselli
Başkalaşmayan bir değişiklikle
Düşündükçe
Orada kalıyordun
14/02/1994
yatarda uyur,
kökünde biriktirir de
pusturur isyanlarını
bastırdıkça
inleyen bedeninde
kinlenen göğsünde
bağıra çağıra gezen mahpusluklarla
sözüne yalanlar dolan
kahpeliklerde dalgalanıyorsa ruhu
değişmemişliği gibi durur.
orta yerlerde
umudunu sömürtmemiş
ama
yok olan duygularına
karanlık saplantılar yerleşmiş
parmakları çıldırırcasına
çalışan ellerinde
ateş topu yoğurur.
çocuksu duygular durgunluğudur
zaman
çoğu anında
bir yok oluşu anlatırmışcasına
damarlarında gezinen iğnelerin
bata çıka akışan
acıları
kalbinde tutuştururda
yalnızlık kuşatmalarının
ortasında kalır.
boşluklar kadar hazin konuşkan
dırdırcı bir
karanlığa direnir.
sınanmamış bir toy fikirdir
titrek sesinde canlanan
yangınlara dönüşen,
merhabasız
emekleyen vicdanıdır.
her an'da ki sömürüden
bitkin direncin
karşı duruşunda
içinde biryerde
koparıp yırtan
bir cani gezinir
göğsünün orta yerinde.
27/03/1993
kökünde biriktirir de
pusturur isyanlarını
bastırdıkça
inleyen bedeninde
kinlenen göğsünde
bağıra çağıra gezen mahpusluklarla
sözüne yalanlar dolan
kahpeliklerde dalgalanıyorsa ruhu
değişmemişliği gibi durur.
orta yerlerde
umudunu sömürtmemiş
ama
yok olan duygularına
karanlık saplantılar yerleşmiş
parmakları çıldırırcasına
çalışan ellerinde
ateş topu yoğurur.
çocuksu duygular durgunluğudur
zaman
çoğu anında
bir yok oluşu anlatırmışcasına
damarlarında gezinen iğnelerin
bata çıka akışan
acıları
kalbinde tutuştururda
yalnızlık kuşatmalarının
ortasında kalır.
boşluklar kadar hazin konuşkan
dırdırcı bir
karanlığa direnir.
sınanmamış bir toy fikirdir
titrek sesinde canlanan
yangınlara dönüşen,
merhabasız
emekleyen vicdanıdır.
her an'da ki sömürüden
bitkin direncin
karşı duruşunda
içinde biryerde
koparıp yırtan
bir cani gezinir
göğsünün orta yerinde.
27/03/1993
Gülümsedi yoğunlaşmış acıların karanlığında
durdu ve
umutla baktı kapalı ufukların açılmazlığına .
kapattı gözlerini ,
geçmişini irdeledi,
anlayamadı zamanın akışına takılışını .
ama yoktu,
prangalar kelepçeler ellerinde,
zihnine vurulmuştu bu engeller.
bir damla düştü gözlerinden,
toprak kahroldu taşıyamadı bir damladaki acıyı.
düşünmenin yorumunu yaptı ,
düşünemiyordu ki ,
bedeninin isteklerine vurulmuştu bir bilinmezlikle.
ani bir çıtırtı ,
dünya yıkıldı sanki,
paramparça oldu benliği ,
sonrada tüme doğru birleşti,
yalnızca sessizliğinin ağırlaşmışlığındaki yumuşamayla ,
daldı yine ,
daldı daldı öylece kalakaldı ,
ruhundaki tatlı okşamayla ,
bir şey hissetti ,
soğukluğunu insan oğlunun,
her zamanki sıcaklığında.
burkuldu yüreği
kararmaya başlamış düşlerinde ki simsiyah çıplaklığını ,
ve sonunda çözümledi
DÜŞÜNDÜĞÜ GİBİ YAŞAYAMADIĞI İÇİN YAŞADIĞI GİBİ DÜŞÜNMEYE BAŞLADIĞINI.
25/07/1991
durdu ve
umutla baktı kapalı ufukların açılmazlığına .
kapattı gözlerini ,
geçmişini irdeledi,
anlayamadı zamanın akışına takılışını .
ama yoktu,
prangalar kelepçeler ellerinde,
zihnine vurulmuştu bu engeller.
bir damla düştü gözlerinden,
toprak kahroldu taşıyamadı bir damladaki acıyı.
düşünmenin yorumunu yaptı ,
düşünemiyordu ki ,
bedeninin isteklerine vurulmuştu bir bilinmezlikle.
ani bir çıtırtı ,
dünya yıkıldı sanki,
paramparça oldu benliği ,
sonrada tüme doğru birleşti,
yalnızca sessizliğinin ağırlaşmışlığındaki yumuşamayla ,
daldı yine ,
daldı daldı öylece kalakaldı ,
ruhundaki tatlı okşamayla ,
bir şey hissetti ,
soğukluğunu insan oğlunun,
her zamanki sıcaklığında.
burkuldu yüreği
kararmaya başlamış düşlerinde ki simsiyah çıplaklığını ,
ve sonunda çözümledi
DÜŞÜNDÜĞÜ GİBİ YAŞAYAMADIĞI İÇİN YAŞADIĞI GİBİ DÜŞÜNMEYE BAŞLADIĞINI.
25/07/1991
BU SINIF KİMİN
bu sınıf tahtanın kara bağrında
tek ayak üstünde duranlarındır
bir sene boyunca altı uğrunda
ter döküp ikiyi bulanlarındır
tatili geçiren maçın yolunda
sopaya alışan hoca elinde
nihayet çareyi bulan sonunda
kopyada faydayı görenlerindir
derslerin köküne darı ekenin
sözlüde ödevde kura çekenin
yazılı anında boyun bükenin
cevabı hocaya soranlarındır
ödevi dersleri kaldıran rafa
damdan düşer gibi karışan lafa
maça tam vaktinde ama sınıfa
yarım saat sonra gelenlerindir
kopyaları hocaya sunan
tahtalarda adı olan
dayak yedikçe coşan
zil çalınca maça koşanlarındır
derslerde akılları esen
ne planlar düşünen
eşkiya gibi yol kesen
yazılıda düzen kuranlarındır
sözlüde yürek hoplatan
çok fazla konuşmadan
hemen şınava yatan
kavga edip göz patlatanlarındır
sinirden öğretmen çatlatan
renklerden renklere sokan
üstü başı ter kokan
sıralaraa kazı yapanlarındır
yükseklerden yükseklerden atan
bir sene sınıfta yan yatan
derslere gırgır katan
kopyaları satanlarındır
04/03/1988
meçhule koşturan bir atın
dolu dizgin fırtına hızında
dağların görkemini yardığı
durmak bilmeyen özlemi vardı.
sessizce derinden
karanlık hışmını yutkunarak
burnundan soluyordu.
hedefine kilitlenmiş
gözünü ayırmadığı yollarda
gerisi gerisine bırakıyordu.
günü artık
yorumsuz dedikodusuz
akışına dokunmadığımz,
ürkek gün ışğının
bulutların arkasında sakladığı,
sislerin seyrinde sürüyoruz .
11/02/1994
dolu dizgin fırtına hızında
dağların görkemini yardığı
durmak bilmeyen özlemi vardı.
sessizce derinden
karanlık hışmını yutkunarak
burnundan soluyordu.
hedefine kilitlenmiş
gözünü ayırmadığı yollarda
gerisi gerisine bırakıyordu.
günü artık
yorumsuz dedikodusuz
akışına dokunmadığımz,
ürkek gün ışğının
bulutların arkasında sakladığı,
sislerin seyrinde sürüyoruz .
11/02/1994
yine gidiyorduk
bu seferki gidiş
bir şartlanmışlığın ardı sıra
bakışlarına tutsaklığımın hapsini kırıp
paramparça olmuş
geride kalanlardan
zihnimde gezdiripte anıları
bilincimde son bir kez çevirdikten sonra
yeniden gömüp yüreğime
canlı kanlı yaşananları
donduracağım .
matlaşmışsa da düşünceler ,
kalmamışsa da kelimelerin eski heyecanı ,
uzun muhabbetlerde,
yeşermeyen fikirlerin acizliği,
kökünden gelmez ki ..
ilgisiz dir bir şeyler bir şeylere ki ,
birilerinin umursamazlığndan doğar
bütün başarısızlıklar .
11/02/1994
bu seferki gidiş
bir şartlanmışlığın ardı sıra
bakışlarına tutsaklığımın hapsini kırıp
paramparça olmuş
geride kalanlardan
zihnimde gezdiripte anıları
bilincimde son bir kez çevirdikten sonra
yeniden gömüp yüreğime
canlı kanlı yaşananları
donduracağım .
matlaşmışsa da düşünceler ,
kalmamışsa da kelimelerin eski heyecanı ,
uzun muhabbetlerde,
yeşermeyen fikirlerin acizliği,
kökünden gelmez ki ..
ilgisiz dir bir şeyler bir şeylere ki ,
birilerinin umursamazlığndan doğar
bütün başarısızlıklar .
11/02/1994
günleri artık zamanın çarklarına sıkıştırıp.
sabrın çenesinde çiğneyip
dağlara baka baka sindireceğiz .
göğsüne indirirken korkuları
soluğunu dinlettiriyordu gece
konuşmasa da şu mezardaki
suskunlaşmışların mevzisinde
aklımızda bıraktığı
bir takım tereddütlerin tedirginliği
sık sık düşündürüp karanlığı saydırıyordu
kara gökyüzünde
ve içimde çoğalan
başkalaşmalar vardı.
09/02/1994
sabrın çenesinde çiğneyip
dağlara baka baka sindireceğiz .
göğsüne indirirken korkuları
soluğunu dinlettiriyordu gece
konuşmasa da şu mezardaki
suskunlaşmışların mevzisinde
aklımızda bıraktığı
bir takım tereddütlerin tedirginliği
sık sık düşündürüp karanlığı saydırıyordu
kara gökyüzünde
ve içimde çoğalan
başkalaşmalar vardı.
09/02/1994
Kaydol:
Yorumlar (Atom)